OKULLAR BAĞIŞ ALMASA!
“Dinçer’in icraatları”na yönelik eleştiriler bunlarla da sınırlı değil... Bir de, “ilköğretim okulu müdürleri”nin şikâyetleri var ki; “Bakan Bey, bunları da duysun” istedim.
İşte, bir “müdür”ün mektubu:
“Son günlerde bütün haber sitelerinde ve televizyonlarda ‘Okul Müdürleri Şimdi Yandı’ gibi haberler sürekli boy göstermektedir... Ben ve benim gibi namusu ve şerefi ile gece gündüz demeden bu ülkeye hizmet etmeye çalışan okul müdürleri acaba ne yaptılar da yanacaklar? Sayın Ömer Dinçer’in yayınlamış olduğu veliden gönüllü de olsa bağış almayın diyen 2011/40 sayılı genelgesini istemeyerek de olsa dinlemeyerek gönüllü olarak bağış aldıkları için mi?.. 2005 yılında çıkan okul-aile birliği yönetmeliğinde, okul-aile birliklerinin ayni ve nakdi bağış alabilirler hükmüne uydukları için mi? Yoksa sayın Dinçer’in, okullar açılmadan boya-badana ve tamir işlerini bitirin talimatını yerine getirebilmek için aldıkları bağışları kullandıkları için mi? Niye yanacak okul müdürleri?..
Her yıl milyonlarca ücretsiz ders kitabı dağıtılıyor; ama okullarımızın telefon paralarını, mal müdürlükleri tarafından zamanında ödenmeyen internet, elektrik, su, doğalgaz faturalarının gecikme faizlerini, kırılan kapı kollarını, fotokopi ve yazıcı tonerlerini, fotokopi kâğıtlarını, tebeşir ve yazı tahtası kalemlerini, tahta silgilerini, boya, badana malzemesini, boya işçilik ücretini, tuvalet kâğıdı, sabunluk, çamaşır suyu, süpürge, paspas ihtiyacını, temizliği yapacak personelin maaşını, sigorta primini, devlete ödenecek vergisini, okulda çalıştırılan memur ve güvenlik personelinin maaş ve diğer giderlerini kim karşılıyor, sayın Ömer Dinçer’e sorabilir misiniz?
Sayın Başbakan; ‘FATİH’ adında çok güzel bir proje başlattı. Yalnız şunu sormak istiyorum; iki binli yıllardan sonra okullarda kurulmaya başlayan bilgisayar sınıflarının halinden haberi var mı acaba? Okulların çoğunda bilgisayar öğretmeni yok ve bu sınıfların eskiyen, bozulan, kırılan ve dökülen bilgisayarlarını ve diğer donanımlarını hangi kaynaklarla yenilendiğini, kâğıt ihtiyacını karşılayamayan ilçe milli eğitim müdürlüklerinin kâğıtlarını okullardan istediğini ve diğer demirbaş malzeme alımı için okullardan yardım talep ettiklerini, 23 Nisan ve 19 Mayıs Bayramlarında öğrencilerin giydiği kıyafetlerin paralarının zorlayarak da olsa öğrencilerden ve velilerden toplandığını biliyor musunuz?
Sayın Dinçer biliyor mu acaba;
Okul idarecileri; bu ülkenin geleceğinin teminatı öğrencilere, artık vakit ayıramıyor. Okulun personel ve mali ihtiyacını karşılamaya uğraştığı için! Çevresinde bulunan engelli vatandaşları tespit edip ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığı için! Okuma-yazma bilmeyen vatandaşları tespit etmek için sokak sokak dolaştığı için!.. Dışarıdan okul bitiren öğrencilerin kayıt ve kabul işlemleri hiçbir personel verilmeden okulların üzerine yıkıldığı için öğrencilere vakit ayıramıyor, biliyor musunuz?..
Yazacak o kadar sorun var ki;
- 600 kişilik bir okulun yıllık telefon gideri: 2000 TL
- Kâğıt gideri: 1500 TL
- Fotokopi ve yazıcı toneri gideri: 4500 TL
- Personel gideri: 5 personel: 65000 TL
- Temizlik malzemesi gideri: 2500 TL
- Büro malzemesi gideri: 1000 TL
- Boya badana gideri: 10000 TL
Okulların, yukarıda belirttiğim ihtiyaçları karşılanmadığı sürece ülkemizde kayıt ve kabullerde para istenmesi olayı bitmez. Kayıt döneminde okullarda gönüllü de olsa bağış alan tüm müdürlere maalesef soruşturma açılmıştır. Veliler telefonla aranarak okullara çağrılmaktadır... Yüzlerce dakikalık telefon görüşmeleri ile devlet zarara uğramaktadır. Veliler müfettişlere tepki göstermekte ve tartışmalar yaşanmaktadır. Ayrıca soruşturma sonucu ceza alacak bütün okul müdürleri mahkemeye gidecek ve yayınlanmış bulunan 2011/40 sayılı genelge 2005 yılında çıkmış olan okul-aile birliği yönetmeliğine aykırı olduğu için bu davaları kazanacak ve devlet yine büyük bir zarara uğrayacaktır. Kısaca sayın Başbakanım ve sayın Bakanım; ben ve benim gibi bu ülkeye hizmet için uğraşan arkadaşlarım büyük bir sıkıntıdadır. Moralimiz bozuk ‘Büyük Türkiye’ için ilgilenmeniz dileğiyle saygılarımı sunarım.”
......
En başta dedim ya; yaşadığım “yoğunluk”tan dolayı, okurlarımdan gelen “eleştiri ve şikâyetleri” ilgililere iletmekte geç kaldım.
Umarım, eleştirilerin gereği yapılır.
Ben, üzerime düşeni yaptım...